Toprak sağlıklı olmadığı için bitki sağlıklı olamaz. Dolayısıyla gerçek işlevini, etkisini, yaradılış gereğini, doğasını yerine getiremez. İnsan bünyesi de bitkiden gerekli maddeleri alamadığından;hastalıklara karşı yenik düşer. Avrupa da yoğun tarım döneminde özellikle kanserde büyük bir artış olmuştu. Bilim adamları olayı araştırırken vardıkları bilimsel sonuç şu: Her besindeki bir madde bizi bir hastalığa karşı korur. Örneğin; Absorbik asit yani C vitamini soğuk algınlığına karşı koruması gibi aynı şekilde bizi kansere karşı koruyan ve besinlerde Binde/on oranında bulunan maddeler var. Flavanoid bilim adamları bu maddelerin binde/iki'ye düştüğünü, ama ekolojik ürünlerde bu oranın binde/on oranında korunduğunu tespit etmiştir.
Bu konuda Amerika ve İngilterede yapılan araştırmalarda son 60 yılda ürünlerdeki besin değerinin %2 oranında düştüğünü açıkladılar. Kimyasal gübrelerin besin kalitesini düşürmesinden başka zararları da var. Bu gübreler toprağın fiziksel, Kimyasal ve Biyolojik yapısını bozmakta ve en verimli toprakları dahi engeç 0-60 yıl içerisinde tamamen verimsiz hale getirmektedir. Topraktaki yararlı mikro canlıları solcanları ve havalandırıcıları öldürmektedir. Bitki beslenmesinde en fazla kullanılan Azot bitkilerde Nitrata ve insan bünyesine girdikten sonra nitritve kensorejen olarak bilinen nitrozominlere dönüşüp kanın okşijen taşımasını engeller. Genetik bozukluğa ve kansızlığa yol açar.Anne karnındaki bebekler ve çocuklar için zararı çok daha fazladır.
Özellikle ıspanak ve marulda zararı hat safhaya ulaşır. Bu tür sebzeler Klorlu gübrelerle beslenmelidir. Klor nitrt bileşimini önler. Sentetik gübreler topraktan yıkanarak yer altı ve yer üstü sularını kirletir. Türkiye'de yılda 400 bin ton gübrenin sulara karıştığı tespit edilmiştir. Suya karışan gübre yosun oluşturur. Yosunla beslenen mikro organizmalar suda oksijensiz bir ortam yaratır. Balıklar ve omurgasızlar ölür. Ayrıca içerdiği katmium insan ve hayvanlarda birikime yol açar. Uzun süre maruz kalındığında sağlık sorunları ortaya çıkar. Özellikle böbreklerde birikir. Prostat ve böbrek kanserine, kronik ishal, bağ dokusu kanserine, kemik hastalığına, kadınlarda doğm bozukluklarına ve kısırlığa sebep olur. Ayrıca kansızlığa ve koku alma hissinin kaybolmasına, düşük seviyede maruz kalınırsa böbrek taşına ve kalıcı zararlara sebep olur.Hayvanlarda akciğer ve testis kanserine sebep olur. Ticari gübrelerin bir diğer içeriği de kurşundur. Belirli bir miktardan sonra yeni doğmuş çocuklarda beyinde hasarlara yol açar. Doğum bozukluğu ve kısırlığa yol açar. Daha yüksek dozda maruz kalınırsa kol ve ayaklarda ağrı ve zayıflamalara, hafıza kaybı ve konsatrasyon bozukluğuna sebep olur. Yüksek tansiyon rizkini artırır.
Yapılan bir diğer araştırmaya göre geleneksel tarımda alınan ürün miktarının aynı olması için gübrenin her yılda %100 artırılmasını ortaya çıkarmış bu da yılda %20 'lik bir artış demektir. Her yıl artıracaksın arttıkça daha çok zarar vereceksin. Üstelik kimyevi gübre kaynakları da sınırlıdır. Oysa ekolojik tarımda ilk yılda yoğun bir organik gübre kullanılsa da toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısı düzeldiğinde her yıl gübre miktarı düşebilir. Ayrıca tarımın sürdürebilirliği sağlanmış olur. Ayrıca organik gübreleme yapılan topraklarda yetişen bitkiler hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı olduğundan ilaçlama giderlerinde düşüş sağlanır. Tasarruf ve milli Ekonomiye katkı olur.
Devamı Bölüm 4'te
Uyarı: Lütfen Çiçek Ansiklopedisi'ni kaynak göstermeden alıntı yapmayınız.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.