Cinsel doyumumuz, cinsel yaşamımızdan memnun olup olmadığımızı belirleyen öznel bir değerlendirmedir. Cinsel işlevlerimiz kadar, genel yaşam keyfimiz, kendimizle barışıklığımız, yaşadığımız ilişkinin özellikleri de cinsel doyum değerlendirmemizi etkiler. Öte yandan cinsel doyumumuz, cinsel isteğimiz, uyarılma ve orgazm işlevlerimiz arasında karşılıklı ilişkiler vardır.
Cinsel istek, elbette cinsel uyarılmayı arttırır ve orgazma ulaşmayı kolaylaştırır. Bu da bizi cinsel yaşamımızı doyumlu değerlendirmeye yöneltir. Öte yandan, cinsel yaşamımızı doyumlu değerlendiriyor olmamız, cinsel isteğimizi de cinsel etkinliklere girişme arzumuzu da arttıracaktır. Başka bir deyişle, istek, uyarılma, orgazm ve doyum, birbirini etkileyen karşılıklı ilişkiler içinde, dörtlü bir döngü oluşturur. Olumsuz koşullarda, cinsel yaşamımızı doyumsuz olarak değerlendiriyorsak, cinsel isteğimiz az olacak, cinsel etkinliklere girişmek istemeyeceğimiz gibi, cinsel açıdan uyarılmamız da zorlaşacak, orgazm olamayacağız ve cinsel yaşamımızı doyumsuz değerlendirmemiz de pekişmiş olacaktır.
Bu dörtlü döngünün çok daha karmaşık biçimlerini yaşayabiliriz. Cinsel isteğimiz fazla olmasa da, cinsel etkinliklere girişebilir, büyük bir haz almasak da fizyolojik olarak uyarılabilir, orgazm olabilir ama bu cinsel ilişkiden pek hoşnut olmayabiliriz. Yani cinsel ilişkimizde işlevsel açıdan sorun yokmuş gibi görünebilir ama aslında cinsel doyumsuzluk yaşarız. Bu durum bize karmaşık, hatta çelişkili görünebilir, yaşadıklarımızı ve hissettiklerimizi tam olarak anlamakta zorlanabiliriz. Oysa, insan cinselliği, fizyolojik yanıt döngüsü dışında, büyük değişkenlikler gösteren karmaşık bir durumdur. Cinsel isteğimizi olduğu gibi cinsel doyum değerlendirmemizi de, genel keyfimiz ve ilişkimizin özellikleri büyük ölçüde etkiler.
Ciddi çatışmaların olduğu bir ilişki kadar, sorunsuz görünen iletişimsiz bir ilişki de cinselliği olumsuz etkileyecektir. Tanımladığımız bu durum, cinsellikle çok ilgilenmeyen, ama belli bir cinsel işlev bozukluğu da saptanamayan pek çok insan için geçerlidir. Eşleriyle cinsel ilişkilerinde işlevsel bir bozukluk yoktur, ama cinsel istekleri azdır ve aslında cinsel açıdan doyumsuzdurlar. Masturbasyon ve eşli cinsel etkinliklere çok seyrek girişirler, cinsellik akıllarına gelmez,cinsel ilişki olduğunda uyarılır ve orgazm olurlar, ama bundan gerçek anlamda haz almaz ve doyum sağlamazlar. Dolayısıyla bu yaşantıyı tekrarlamaya da pek istekli değildirler.
Bu gibi durumlar, aslında cinsel işlev bozukluklarından daha yaygındır ve herkesin anlayabileceği bir belirti vermediği için uzun yıllar gizli kalabilir, kişinin, çiftin cinsel yaşamını olumsuz etkiler. Çünkü eşle ilişkinin özellikleri, bireysel olarak cinsel doyumumuzu etkilediği gibi, cinsel doyumumuz da ilişkimizi etkiler.
Ayrıca cinsel doyumumuz, genel yaşam keyfimiz ve kendimizi algılamamızla da yakından ilişkilidir. Nasıl kendi bedensel özelliklerimizi beğeniyor, kendimizi çekici buluyorsak, daha sık cinsel etkinliklere girişmek istersek, cinsel açıdan doyumluysak da kendimizi daha iyi, daha mutlu, daha keyifli hisseder.
Cinsel , cinsel yaşamımızdan memnun olup olmadığımızı belirleyen bir değerlendirmedir. Cinsel işlevlerimiz kadar, genel , kendimizle , yaşadığımız de cinsel doyum değerlendirmemizi etkiler. Öte yandan cinsel doyumumuz, cinsel isteğimiz, uyarılma ve orgazm işlevlerimiz arasında vardır.

Kategoriler:
Etiketler:

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu