Amasra Batı Karadeniz Bölgesinde, denize doğru uzanmış bir burun, burnun iki yanında korunaklı birer liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı ve bağımsız adaları ile eşsiz bir görsel güzelliğe sahip, 3000 yıllık tarihi, yerel sanatları ve kendini çevreleyen ormanlık alanları ile görülmeye değer yerlerden biridir. Amasra, Karadeniz Bölgesinin batısında Bartın iline bağlı bir ilçedir. Denize doğru bir mantar şeklinde uzanan Boztepe ve Kaleiçi Mahalleleriyle, güneyindeki düzlükten oluşan Amasra nın Sesemos adı ile ilk kuruluşu M.Ö. l2. Yüzyılda Fenikelilerin kıyılar boyunca koloniler kurması ile görülmektedir. Doğal limanların bulunması nedeniyle burada üstlenen Fenikeli gemiciler uzun zaman ticari etkinlikler göstermişlerdir. Fenikelilerin bu bölgede güçleri zayıfladıktan sonra onların yerini Miletos lular almışlardır. Miletos lular zamanında Sesamos öncesine oranla daha gelişmiş ve site görünümü almıştır. Bu arada Sesamos a bir Agora, Akropol ve İskele yapıldığı kalıntılarından anlaşılmaktadır.
M.Ö. 4.yüzyıla kadar Kimerler, daha sonra Libyalılar tarafından sömürge olarak idare edilen Sesamos bu tarihten sonra Makedonya Krallığına bağlanmış ve Büyük İskender tarafından yönetimi Makedonyalı bir subaya verilmiştir. Büyük İskende 'in baldızı olan İranlı Prenses AMASTRİST, önce Karadeniz Ereğlisine ( Heraklıu ) gelin gelmiş, kocası ölünce oğullarıyla geçinemeyerek M.Ö. 300 yıllarında Sesamos a çekilmiştir. Amasra nın yeni baştan kurulması ve büyük kent görünüşü alması Prenses Amastrist zamanında olmuştur. Prenses Amastrist M.Ö. 286 yılına kadar l4 yıl bağımsız bir şehir devleti yaşatmayı başardıktan sonra bir cinayet sonucu öldürülmüştür. Prensesin öldürülmesinden sonra şehri Trakya Kralı Lizimakos ele geçirmiş, M.Ö. 70 yılına kadar şehir sık sık el değiştirerek bağımsız beylerin,Pontusların egemenliklerinde kalmıştır. M.Ö. 70 yılında Amasra, Roma ordusu tarafından işgal edilmiş, M.S. 395 yılına kadar süren bu dönemde Romalılar Amasra'ya büyük önem vermişlerdir. Bir Bazilika ile yeni limanlar yaptırmışlardır.
M.S. 395 deki bölünme ile Bizans sınırları içinde kalan Amasra, M.S. l3. Yüzyılda Amasra limanları ile kalelerin gemicilere bırakıldığı ve buranın Cenavolılar tarafından idare edildiği görülmektedir. Cenavolılar l460 yılına kadar Amasra yı ellerinde tutmuşlar ve yeni depolar yaparak Karadeniz ticaretinde bir üs olarak yararlanmışlardır. 1460 yılında İsfendiyar oğulları üzerine bir sefer düzenleyen Fatih Sultan Mehmet Kastamonu ve Sinop üzerine giderken Amasra ya da uğramış ve savaşsız teslim almıştır. Bu tarihten başlayarak Türk idaresine geçen Amasra da Osmanlı yönetimi boyunca önemli bir olayın geçtiği görülmemektedir. Osmanlıların ilk döneminde bir Kaza merkezi olan Amasra, daha sonra Nahiye durumuna getirilmiş, Cumhuriyetten sonrada aynı konumunu korumuştur.
Amasra, Karadeniz kıyı dağlarının dik yamaçlarının eteğinde beş küçük adanın dördünün zamanla birleşmesiyle meydana gelmiş küçük bir düzlükte, bu düzlüğün devamı olan tepeler ve eteklerinde kurulmuştur. Kuzeyinde Karadeniz, güney ve güneybatısında Bartın ili, doğusunda Kurucaşile ilçesi ile çevrili bir yarımada üzerindedir. İlçe merkezinin iskeletini meydana getiren adalar Boztepe, Zindan, Küçük Ada ve Tekke Tepesi adını taşır. Büyük Ada yada Tavşan Adası diye anılan ada birleşerek bir yarımada oluşturan dört adadan ayrıdır.
Karadeniz kıyılarına özgü her mevsimi yağışlı orta kuşak iklimi Amasra da hüküm sürer. Yıllık yağış ortalaması metrekareye 822 Kg.dır. yağışın büyük bir bölümü yağmur şeklinde kış, ilkbahar aylarındadır. Yaz aylarında yağış oldukça azdır. İklim dört mevsimde ılımandır. En soğuk Ocak ayı ortalaması -2 derece, en sıcak Temmuz ayı ortalaması +24 derecedir. Amasra da bir yılın 250 günü tamamen açık veya parçalı bulutlu, 115 günü çok bulutlu ve yağışlı geçmektedir. Karadeniz kıyılarının gür ormanları yakın zamana kadar Amasra ve çevresinde mevcut iken son 200 yılda azalmış, karışık bodur ormanlar biçimine dönüşmüştür. Bununla birlikte Amasra dört mevsim yeşilliğini yitirmez. Çayır, yabani yonca, ot türleri, eğrelti, anason türünden bitkiler son derece sıktır. Ormanlarda daha çok gürgen, şimşir,ıhlamur,kestane ve kayın türünden ağaçlar vardır.
Amasra ve çevresinde sözü edilebilecek akarsu ve göl yoktur. Ancak İlçe merkezinde denize dökülen ve Romalılar zamanında taş bir kanal içinde akan Amastrist deresi 2 km. uzunluğunda önemsiz bir sudur. İlçemiz ve köyleri yerleşim alanı ve yer şekilleri itibariyle dağlık ve engebeli bir yapıya sahip olduğundan tarım ve hayvancılığa elverişli değildir.
Amasra Müzesi
Amasra Müzesi, 1982 yılından beri bugünkü tarihi binasında hizmet vermektedir. Antik bir yerleşim merkezi olan Amasra ve çevresinde sık sık taşınabilir eski eserlerin ortaya çıkması, bu ada müze kurulması fikrini oluşturmuş, 1955 yılından itibaren derlenen arkeolojik ve etnografik eserler Belediye binasında küçük bir salonda sergilenmeye başlanmıştır.
Amasra Kalesi
Bizans Dönemine ait olan Amasra Kalesi, özellikle Ceneviz Dönemlerinde değişikliklere uğramış ve 14 ' 15. yüzyıllarda Ceneviz ve Osmanlı Dönemlerinde de ciddi onarımlar görmüştür. Kale; birisi o zaman ada olan ve " Kemere " denilen bir köprüyle Amasra'ya bağlanan Boztepe'deki ( Sormagir Kalesi ), diğeri Amasra daki ( Zinden Kalesi ) iki ana kütleden oluşmaktadır. Kuzeydoğu ucunda Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman ( Antik ) Kapısı ve güneyinde Zindan Kapısı bulunmaktadır. Sormagir Kalesine, Kemere Köprüye bitişik " Karanlık yer " denilen tonozlu ana kapıdan girdikten sonra Antikliman ve Hacıdenizi yönlerinde iki tali kapıdan çıkılır. Amasra Kalesi'nin kuzeydoğu ' güneydoğu arasındaki surlarının uzunluğu 65 m, üzerinde 8 adet burç bulunan güney surlarının uzunluğu 300 m ve Kemere Köprüden itibaren de büyük bölümü yıkılan kuzey surlarının uzunluğu 200 m kadardır. Sormagir Kalesi nin kapıdan batıya doğru uzanan surları ile doğu ve kuzeydoğusunu çevreleyen surların çoğu yıkılmış, kapıya bitişik batı surlarının 50 metrelik bir kısmı ayaktadır. Kuzey ve kuzeybatı tarafı denize çok dik bir yar halinde indiğinden buraya sur yapılmadığı görülmektedir. Adanın en yüksek yerinde denizciler için yapılmış bir fener bulunmaktadır.
Amasra Küçüktepe Martyriumu
Uzun yıllar Roma ve Bizans yönetiminde kalan Amasra nın, Ereğli ile birlikte Hıristiyanlığın gizlice örgütlendiği ve M.Ö. 1.yy. sonları ile 2.yy da bütün İmparatorlukta etkisi hızla yayılan Hıristiyanlığın hayli taraftar bulduğu ilk yerlerden olduğu söylenmekte, 9.yy da Kırım la ilişkisi bulunan etkin bir Başpiskoposluk merkezi olduğu bilinmektedir.Amasra da yaşayan ve 1.yy da Hıristiyanlığı ilk yaymaya çalışan Pontus lu Rahip Iakintos; 711 yılından sonra Hora ve Ayasofya kiliselerinde dualarla anılan Kyros; 8.yy da İkonoklast Yorgi Georgios; Hıristiyan inançları bakımından, dönemlerinde ruhani meclis tarafından birer " Aziz " ilan edilerek öldürüldükleri yerler, sığındıkları mağaralar ve mezarları kutsanan ilk Hıristiyanlardır. Bugün, Amasra yı ziyaret edenler; kutsanan yerlerden Iakintos ve Kyros un mezarının bulunduğu Küçüktepe yamaçlarına, Georgios un inzivaya çekildiği yer olarak bilinen Büyüktepe mağarasına, Musevilere ait olduğu sanılan ve Bartın kavşak suyunun çıkış noktasındaki Altıgen Yıldız ve yakınındaki mağara ile Amasra Kilisesine ( bugünkü Fatih Camii ) yakın ilgi göstermektedirler.
Kuşkayası Anıtı
Amasra ' Bartın karayolu üzerinde Amasra ya 4 km uzaklıktaki Kuşkayası mevkiindedir. Roma İmparatoru Claudius Germanious zamanında Doğu Eyaletleri inşa ordusu komutanlığı yaptıktan sonra yaşam boyu Bitinya ' Pontus Valiligine atanan Gaius Julius Aguilla tarafından yaptırılmıştır. Roma yol ağının bir parçası olan ve İmparatorun anısına yaptırılan bu anıt; yufka kabartma tekniğiyle kayalara oyulmuş KraI heykeli ve Roma Hakimiyet Kartalı ile birbirini tamamlayan iki kitabe, oturma sedirleri ve kaya nişlerini kapsamaktadır. KraI Heykeli ve Hakimiyet Kartalı nın başları tahrip olmuştur. Birisi kral figürünü çevreleyen niş in üstünde, diğeri kabartmalardan uzakta ve batıda bulunan birbirini tamamlayan kitabelerde; Devletlerarası barışın ve dostluğun anısına, İmparator Cermanious'un yüceliği için G.J. Aguilla dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı " ifadeleri bulunmaktadır. Eni 5 metreyi bulan Roma karayolunun son izleri bu anıtın önünde, yüzyıllarca kullanımın aşınmışlığı ile görülürken, anıtın yapıldığı zaman yanında muhtemelen bir Anıtsal Çeşmeyi ( Nymphaion ) kapsadığı fakat zamanla bu çeşmenin yıkıldığı kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Gürcüoluk Mağarası
Bartın'a 32 Km. uzaklıkta ve Amasra ilçesi, Karakaçak köyünün Kuyupınar mahallesindedir. Mağaraya ulaşmak için; mahalleden güney yönünde bazen orman içi, bazen patika yollarla yaklaşık 3 Km yürümek gerekir. Üçgen biçimli ve 3 ' 4 metrelik oda çevresinde toplanan 15 odadan oluşur. Birbirleriyle bağlantılı odalardan birinden üst kattaki odalara geçilebildiği gibi, bir diğerinden ancak bir kişinin sığabileceği büyüklükteki dehlizden de yeryüzüne çıkmak mümkündür.
Tarihi boyunca ekonomik olarak inişli çıkışlı bir grafik sergileyen Amasra ülkemizde çadır kamp turizminin ilk göz ağrılarından biri olmasına rağmen ilerleyen yıllarda Ege ve Akdeniz kıyılarının karayolu bağlantılarının sağlanması, bölgede yaz dönemin kısalığı ve betonlaşmanın getirdiği olumsuzlukların sonucu giderek popülaritesini yitirmiş olmanın hüznünü yaşıyor gibi. Geçmişten kalan tarihi eserleri ile turizm pastasından payını almaya çalışan ilçede yine de gezip görülebilecek yerler varlığını koruyor.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.