İnsanlar, gıdaları muhafaza amaçlı olarak soğutmanın kullanılmaya başlamasından binlerce yıl önce ufalanmış biberiyeye sarılmış etin bozulmadığını fark etmişler; ete hoş ve lezzetli bir tat vermek için biberiye kullanmışlar.

Biberiye

Zencefile benzer tadı ve kokusu nedeniyle biberiye günümüzde de mutfaklarda bol miktarda kullanılmaktadır. Balık ve et yemeklerinde, özellikle de kuzu rostosunda ve kümes hayvanlarının pişirilmesinde tercih edilmektedir. Akdeniz ülkelerinde patates ile zeytinyağlı patlıcan, biber ve domates kızartmalarında; sucuk, sosis, sos, güveç yemekleri ve salatalarda kullanılmaktadır. Sirke, sıvı yağ ve tereyağına tat vermek için tercih edilmektedir. Taze filizleri özellikle ızgaralarda etlere tat vermek amacıyla kullanılır. Pek çok mutfakta bitkinin taze yaprakları kurusuna göre daha fazla tercih edilmektedir.

Biberiyenin, eti daha uzun süre bozulmadan muhafaza etmesinin yanı sıra, hafızayı koruduğuna da inanılmaktadır. Eski Yunan'da öğrencilerin, hatırlama güçlerini artırmak amacıyla başlarına biberiyeden örülmüş taçlar taktığı bilinmektedir. Aradan yüzyıllar geçmiş, bu bitki eşlerin birbirlerine sadık kalmalarının sembolü olarak evlilik törenleriyle birleştirilmiş ve yaşayanlara ölümü hatırlatmak amacıyla cenaze törenlerinde de kullanılmıştır. Shakespeare, Hamlet isimli oyununda, biberiyenin bu özelliğine atıfta bulunmuş, Ophelia Hamlet'e taze bir biberiye dalı vererek "Bu biberiye… hatırlanma için" demiştir.

Biberiye ile Tedavinin TarihiEskiden biberiye tüm aromatik-koruyucu bitkiler gibi, baş, solunum ve sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı kullanılmıştır. Geleneksel Çin hekimleri baş ağrısı, hazımsızlık, uykusuzluk ve sıtmanın tedavisinde biberiyeyi zencefil ile karıştırarak tavsiye etmişlerdir. Ortaçağ boyunca, biberiye aşk büyüsü olarak ta kullanılmıştır.

Kimi efsanelere göre genç birisi çiçekli bir biberiye dalıyla birlikte karşı cinsten birine dokunduğunda, bu çiftin aniden birbirlerine aşık olacaklarına inanılırdı. Bu aromatik bitkinin, yastığın altına koyularak uyunduğunda, kötü rüyaları defettiğine inanılırdı. Evlerin etrafına ekilerek, büyünün etkisinden insanları koruduğuna olan inanç yaygın hale geldi. Bu uygulama, bitkinin ev halkına karşı kadının egemenliğini ortaya çıkardığına inanılan Ingiltere' de 16. yüzyılla birlikte yeni bir tartışma ortaya çıkardı. Erkeklerin bitkiyi evlerinin etraflarından sökerek evde kendilerin egemen olacaklarına inandılar. Fransızlar, hasta odalarının etrafında ve hastanelerde bir çeşit tedavi edici tütsü olarak biberiyeyi asarlardı. II. Dünya Savaşına kadar Fransız hemşireler, ardıç meyveleri ile birlikte bu bitkiyi antiseptik olarak hastane odalarında yakmışlardır.

Çağdaş herbalistler, biberiyenin dolaşım, sinir ve sindirim sistemini uyardığını belirtmektedirler. Bu nedenle baş ağrısı, hazımsızlık ve depresyon tedavisi ile kötü kokan nefes için gargara olarak tavsiye edilmektedir. Ayrıca kas ağrılarına karşı harici kullanımı ve gevşeme amacıyla banyosu tavsiye edilmektedir.

Orta Amerika halk hekimleri, biberiye yağını, böcek kovucu ve adet söktürücü olarak kullanmaktadırlar.

Tedavi Amaçlı KullanımGıda ZehirlenmesiEtler içerdikleri yağların okside olması ve kokmasıyla zamanla bozulurlar. Biberiye ve yağı potansiyel olarak güçlü antioksidan bileşikler içerir. Gerçekte de ticari gıda koruyucularına göre daha fazla koruyucu güce sahiptir. Biberiyenin koruyucu özelliği, piknikte bizi gıda zehirlenmesine karşı korumaya yardım edebilir. Bu amaçla, ufalanmış yaprakları hamburger eti, balık, makarna ve patates salata-sıyla karıştırılabilir.

EnfeksiyonlarAynı bileşikler, bozulmanın geciktirilmesinin yanı sıra enfeksiyona yol açan pek çok mikroorganizmanın gelişimini engeller. Mesela bahçemizde başımıza gelecek küçük kesiklerde ufalanmış taze biberiye yapraklarını yıkadıktan sonra yara üzerine koyup, sonra sıkıca bandaj yapabiliriz.

Sindirim ProblemleriBiberiye kas gevşetici olarak, sindirim kasılmalarında düz kasların gevşemesine yardım edebilir. Avrupa Komisyonu Uzmanlar Komitesi, biberiyenin hazımsızlık tedavisinde kullanılması için onay vermiştir. Çok farklı coğrafyaya ait mahallî kültürlerde bitki, sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı kullanılmaktadır.

TıkanıklıkDiğer aromatik bitkiler gibi, üşütme, nezle ve alerjiler sebebiyle burun ve göğüs tıkanıklılarının rahatlatılmasına yardım edebilir.

Kadın HastalıklarıAntispazmatikler sadece sindirim kasılmasını değil aynı zamanda uterusdaki gibi diğer düz kasların kasılmalarını da azaltırlar. Bibe-riye teorik olarak uterusu rahatlatır. Ancak Italyan a-raştırıcılar bunun tam kar-şıtı görüşler ileri sürmüş-lerdir. Hamile kadınlar, bi-beriyenin tıbbi amaçlı kullanımından kaçınmalıdır. Diğerleri ise muayyen günlerinde bu bitkiyi dene-yebilirler.

İlginç IhtimalAntioksidanlar kanseri önlemeye yardım eder. Pennsylvania Devlet Üniversitesinde yapılan bir çalışmada, biberiye yaprakları öğütülerek laboratuvar hayvanlarının yemlerine katılmıştır. Daha sonra da bu hayvanların tümüne kanser yapıcı olarak bilinen kimyasallar enjekte edilmiştir. Sade besinle beslenen hayvanlarla karşılaştırılınca, biberiye içeren besinle beslenen hayvanların bariz bir şekilde kanserden korundukları görülmüştür.

TavsiyelerSinirsel ve üşütmeye bağlı baş ağrısına karşı bitkinin hafif çayı tavsiye edilmektedir. Mideyi sakinleştirmek veya burun açmak amacıyla bitkiden hoş aromatik bir çay yapmak amacıyla, her fincan için bir çay kaşığı ufalanmış bitki kaynayan suya atılır. 10 veya 15 dakika demleyip süzülür. Günde üç fincan içilebilir. Iki yaş altı bebeklere biberiye sulandırılarak verilebilir.

Güvenlik FaktörüBiberiyenin yemekte kulla-nılan miktarlarda, insan sağ-lığına herhangi bir zararı gö-rülmezken, bilakis, biberiye yağının çok az miktarı bile mide, böbrek ve sindirim rahatsızlıklarına neden olabilir. Fazla miktardaki dozlar ise zehirlenmeye neden olur. Bazı vakalarda bitkiyle temas eden kişilerin alerji oldukları rapor edilmiştir. Bunun özellikle bitkinin ticari anlamda üretimiyle uğraşan kişilerde daha fazla görüldüğü bildirilmiştir.

Kullanım RehberiBiberiyeyi sadece hekimlerin önerdiği tıbbi dozajlarda alınmalıdır. Mide bozulması veya ishal gibi rahatsızlıklarla karşılaşıldığında ya miktar azaltılmalı ya da tamamen kesilmelidir.

Kaynaklar
1. Castleman M (2002) The New Healing Herbs. New York: Bantam Books.
2. Dias PC, Foglio MA, Possenti A, de Carvalho JE (2000) Antiulcerogenic activity of crude hydroalcoholic extract of Rosmarinus officinalis L. Journal of Ethnopharmacology 69, 1, 57-62.
3. Fernandez L, Duque S, Sanchez I, Quiñones D, Rodriguez F, Garcia-Abujeta JL (1997) Allergic contact dermatitis from rosemary (Rosmarinus officinalis L.). Contact Dermatitis 37, 5, 248-249.
4. Lamaison JL, Petitjean-Freytet C, Carnat A (1991) Medicinal Lamiaceae with antioxidant properties, a potential source of rosmarinic acid. Pharm Acta Helv 66, 7, 185-188.
5. Okamura N, Haraguchi H, Hashimoto K, Yagi A (1994) Flavonoids in Rosmarinus officinalis leaves. Phytochemistry 37, 5, 1463-1466.
6. Panizzi L, Flamini G, Cioni PL, Morelli I. (1993) Composition and antimicrobial properties of essential oils of four Mediterranean Lamiaceae. J Ethnopharmacol 39, 3, 167-170.

* Ekoloji Magazin

Önceki
Önceki Konu:
Spirulina
Sonraki
Sonraki Konu:
Kivi

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu