14 Şubat Sevgililer Günü'ne sayılı günler kala çiçek borsasında tatlı bir telaş yaşanıyor. Sabahın erken saatlerinde mezatın yolunu tutan çiçekçiler, Anadolu'nun farklı illerinden gelen gül, papatya, sümbül, orkideye ve frezyalara bir süreliğine ev sahipliği yapacak. Peki, Adana'dan, Antalya'dan ya da İzmir'den başlayan bu meşakkatli yolculuk, İstanbul'un hangi semtinde, kimin kalbinde bitecek?

Çiçekler mezatta, sevgililer sırada!

14 Şubat Sevgililer Günü'ne sayılı günler kala, gülü, orkideyi, frezyayı, nergisi, sümbülü ve diğer tüm çiçekleri tatlı bir telaş sardı. Çiçekler, tek tek kesilecek ve bir gelinlik kız edasıyla görücüye çıkacaklar çünkü. İzmir, Antalya, Adana, Yalova, Kilyos ve Silivri'deki seralarda özenle yetiştirilen eşsiz güzellikteki çiçekler, bahçıvanların çocuklarından farksızdır adeta. O yüzden koruma altında, cam seralarda geçirirler kış aylarını. Uzun ve yorucu bir çabanın ardından güller goncaya durur, sümbüller utanarak bakar gün ışığına ve papatyalar gururla uzatır başını. Sonra bir sabah hünerli ellerde kesilmeye başlarlar. Özenle bağ yapılır ve üzerinde numaraların bulunduğu kutulara konulurlar. Mevsimine göre İzmir'den frezya, Antalya'dan nergis, sümbül, lale, Yalova'dan ise yerli gül, İstanbul'a ulaşmak için yola çıkar. Bazıları ise biraz şanslıdır. Çünkü onlar İstanbulludur, yolları kısadır. Beykoz'dan gladiol, Silivri'den orkide, Kilyos'tan fulya... Bir de kesme çiçeklerin güzelliklerine güzellik katan kuşkonmaz, şimşir, taflan gibi yeşil ot, yaprak ve dalları unutmamak gerek. Çiçekler hangi mezata gideceklerini bilmezler. Kimisi Kadıköy'de kimisi Bakırköy'de kimisi de Akatlar'da bulur kendini.

Akatlar'a gelen çiçekler hiç sıkılmaz, burası en büyük mezattır da ondan. Pazar günleri hariç haftanın altı günü açıktır. Akatlar'daki borsaya katılmak için gelen çiçekçiler, 14 Şubat Sevgililer Günü'ne sayılı günler kala tatlı bir telaş yaşıyor. Sabahın erken saatlerinde mezatı dolduran çiçekçiler, önce vezne kuyruğuna geçiyor. Kayıt yaptırdıktan sonra aldıkları numaralarına göre bir bir yerlerine oturuyorlar. Sokakta çiçek satan kadınlar, bir patron edasıyla koltuklarına kurulmuşlar. Borsayı yöneten eksper Hasan Tat, bilgisayarının başına geçiyor. Bu arada saatler 10'u gösteriyor. Mezat, küçük bir spor salonunu andırıyor. Salonun ortasındaki hareketli banttan çiçekler geçmeye başlıyor. İlk sırada papatya var. Bakışlar, günün bu ilk misafirinin üzerinde yoğunlaşıyor. Eller ise masaların üzerinde bulunan butonlarda. Papatyanın zarafetine aldananlar, çiçeği almak için düğmelere basmaya başlıyor. Butonlara basan kişi sayısı arttıkça papatyanın hem yüzü gülüyor hem de fiyatı artıyor. Bandı aşıp sona varan papatya, yeni sahibi için ayrılmış raflarda arkadaşlarını sabırla beklemeye başlıyor. İkinci sırada kendi güzelliğine hayran olan nergis var. Gözü kendisinden başkasını görmüyor. Tabii her şeyin bir bedeli var. Eller düğmelerden çekildiğinde bir buket nergisin fiyatı belirleniyor: 13 YTL.

Çiçekçileri sus pus eden, bütün ilgiyi üzerine çekmeyi başaran kırmızı gül, bandın ucunda görülmeye başlayınca içeriyi bir sessizlik kaplıyor. 62 yaşındaki çiçekçi Nevin Boztaş, gonca gülleri gözüne kestiriyor. Gülleri rakiplerine kaptırmamak için önündeki düğmeye arkası arkasına basan Boztaş, haliyle piyasayı da biraz yükseltmiş oluyor. 20 taneden oluşan bir demet gülün fiyatı, elektronik panoya yansıyor: 25 YTL. Rakamı çok pahalı bulan çiçekçi Ali Yılmaz, kendine has üslubuyla, “Eee, burası borsa, gül kaç paradan gider, orkide ve sümbül ne kadara alıcı bulur? Bunu hiç kimse bilemez. Adı üzerinde borsa, borsa...” diyor. Sonra, arkası arkasına ismi başka, rengi ve kokusu başka onlarca çiçek, podyumda kendini gösterme fırsatı yakalıyor! Sarı karanfilin başka, kırmızı lalenin başka, fulyanın ise başka alıcısı oluyor. Saatler 13.00'ü gösterdiğinde belki de binlerce kesme çiçek satılıp arabalara yüklenmiş oluyor. Kimisi Haliç'e inip sessizce Eyüp'ün yolunu tutuyor. Kimisi sahil yolunu izleyerek Florya'ya, kimisi de karşıya Bostancı'ya gidiyor.

*** Kimi gönül alıyor, kimi hastaya moral oluyorKesme çiçeğin serüveni bu kadarla sınırlı kalıyor mu peki? Aslında çiçekler için hayat yeni başlıyor. Taksim, Moda, Teşvikiye, Güngören, Bağcılar ya da aklınıza neresi geliyorsa işte orada kalp çalmak için çabalayacak gül. Papatya, doğum yapan hastanın odasına İzmir'in kokusunu getirecek. Arkasından gelin arabasını süslemek için bir hayli yorulacak. Yıllar önce ölen babanın mezarını örtecek belki karanfil... Utangaç eller, 14 Şubat'ta daha bir titreyecek, bir demet kırmızı gülü sevdiği kıza uzatırken. Son durak olarak kesme çiçekleri vazolarda göreceksiniz. Biraz yalnız biraz da karamsar.

Zaman

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu