Güzellik anlayışı çağdan çağa, kişiden kişiye değişir; ama değişmeden kalan bir şey varsa, o da her zaman insanların güzeli arayışıdır. Cinsellik sözkonusu oluğunda güzelliğin baş köşeye oturması bundandır. Zira insan, uyarma ve uyarılmaya doğal olarak açık ve koşullanabilen bir varlıktır. Güzel olarak kabul edilen şey, kimse, durum, ses, koku vb. ise en etkili uyarıcılardan biri, belki de birincisidir.

İnsanlar bu gerçeğin pek çabuk farkına varmışlar, güzelden zevk alma duygularını doyurmak için olsun başkalarını şu ya da bu anlamda etkilemek, uyarmak için olsun güzeli ve güzelliklerini kullanmak, vurgulamak üzere ellerindeki hemen her olanağı değerlendirmişlerdir.

Belli bir estetik anlayış içinde sergilenen cinsellik ile güzellik birlikteliğinin oluşturduğu erotizmde olsun, insanların giyinmelerinde, süslenmelerinde, kısacası modada başvurdukları uyarıcı çarelerin, hilelerin temelinde olsun hep bu güzellik etkeni bulunur.

Güzellik-cinsellik-uyarı etkenlerinin birbirinden pek kolayca kopmayacak bir bütün oluşturduklarının bilinci, bu üçlüden en yüksek verimi elde etmek ereğiyle birleştiğinde, insanın fizik olarak güzel yanlarını vurgulama, kusur ve çirkinliklerini olabildiğince gizleme amacıyla yaptığı makyaj sınırlarını da aşmış, günümüzün tıbbî ve teknik olanaklarının da yardımıyla estetik müdahalelere dek uzanmıştır.

Güzellik-cinselik-uyarı etkenlerinin insanlara manevî bir haz verme özelliğinden ve güzellikle cinselliğin birleşmesinden ne denli etkili «bir uyarım gücünün ortaya çıktığını henıen kavrayan çevreler bu güce salt ticarî planda el atarak tanıtma-pazarlama alanına sokmuşlar ve özellikle reklamcılıkta gittikçe artan oranlarda cinselliğe başvurur olmuşlardır.

Öyleki güzellik ile cinsellik ilişkisi, insan yaşamında, hele iletişim araçlarının dünyayı her geçen gün daha küçülttüğü, dolayısıyla biryerde çıkıp tutulan bir şeyin, bir modanın kısa zamanda dünyanın pek çok başka yerine yayılabildiği günümüzde, giyim-kuşamdan saç biçimine, süslenme­den güzelleşmek uğruna katlanılan estetik ameliyatlara varıncaya dek bireylerin en özel, en kişisel uğraşlarını, ilgilerini, zevklerini etkiler, belirler olmuştur.

Genel olarak güzellik ve özel olarak kendi güzellikleri insanları en eski çağlardan beri uğraştırmıştır. Hazreti Yusuf u ilk kez gören kadınların farkında olmadan soymakta oldukları elma yerine parmakla­rını kesmeleri ya da Kleopatra'nın burnu kalkık olmasıydı dünya tarihi bambaşka olurdu gibi abartılıda olsa yargılar, dinî menkıbelerden tarih anlayışına dek uzanan çok geniş bir yelpaze içinde hem erkek hem de kadın güzelliğinin karşı cinsi, daha doğrusu her iki cinsi de uyarmakta ne denli güçlü olduğunu belirtmeye yetecek yalnızca iki örnektir.

Güzellik anlayışının değişik devirlerde, değişik halklarda ya da aynı devirde, aynı halkta ama değişik toplumsal sınıflarda farklı olması, kısacası güzelliğin ya da güzellik anlayışının değişken oluşu, aslında, işlev olarak tümünün de aynı uyarma işlevini yerine getirdiğini gözden kaçırtmamalıdır.

Değer ölçülerinin, değer yargılarının değişkenliği güzellik dediğimiz olgunun kendinden gelen bir özellik olmayıp, toplumsal koşulların ve onlarca belirlenen ideolojik-ahlâksal ölçütlerin bir sonucudur. Güzel ancak insana göre ve ancak insanla varolabildiğine göre bu da doğaldır. Güzelin kendi anlamı insanın yargısı aracılığıyla gerçekleşebilir

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu