Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun 1950 yılında Fransa'da başladığı yazma sanatını, oğlu Mehmet Eyüboğlu devam ettiriyor. 2009 yaz şenliğine şimdiden hazırlanan oğul Eyüboğlu, keçileri ve geyikleri kumaşlara basarak bir Frig sergisi ile karşımıza çıkacak.
Mehmet Eyüboğlu, 1975'te yitirdiğimiz ünlü ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun 1950 yılında icra etmeye başladığı yazma sanatını tüm dostlarıyla paylaşıyor. Yıl boyunca hazırlanan yazmalar, hem görücüleri hem de alıcıları için sergileniyor. Kalamış'taki evinin bahçesinde, erik ağaçlarının altında, sevdiklerinin de katılımıyla gerçekleşen 'Geleneksel Yazma Şenliği', bir bayram havası içinde geçiyor. Tam bu sırada Bedri Rahmi'nin 'Can Eriği' şiiri düşüyor akıllara:
“Bir kelime buldum çın çın öter; Adı candır. Bir erik kopardım can dalından; İçi can dolu, Adı can, yaprağı can, lezzeti candır.”
Bedri Rahmi'nin şiirinde, yaşamının şahitleridir erik ağaçları ve yıldızlar. Bugün ise köşkünün bahçesinde salınan o kocaman erik ağaçları, bıraktığı büyük bir mirasın şahitliğini yapıyor. Rengârenk Anadolu motifleri, balıklar, çiçekler, köylü kadın siluetleri el yapımı yazmaların üzerinde büyük bir medeniyetin izlerini taşıyor; bir milletin kültür hafızasını tazeliyor.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yazma basma kararı alması, 1950 yılında Fransa'ya yaptığı bir yolculukta gerçekleşir. Fransa'nın göbeğinde dünyanın farklı kültürlerine ait sanat eserleri görür, ama Anadolu'ya ait hiçbir ize rastlamaz. Ve orada karar verir. 17., 18. ve 19. asırda dünyadaki en güzel örneklerini İstanbul'un eşsiz otantizminden alan Anadolu Yazmaları'nı gün ışığına çıkaracaktır. Ama öyle bir tutkuyla bağlanacaktır ki bu sanata, yazma yapma tasası motiflerinde de görülecektir. 10 sene boyunca bu motifler üzerine çalışan Bedri Rahmi'nin, aynı yıllarda oluşturduğu mozaiklerinde bile yazma etkisi vardır. Mozaiklerde yazma, yazmalarda ise mozaik motifleri izlenir.
Babası Bedri Rahmi'nin ölümünden sonra başladığı yazma sanatı için önce içindeki Mehmet'le tartışmış sanatçı... Asıl mesleği pazarlama alanında olan Mehmet Bey, defalarca sormuş kendisine “Yazmayı seviyor muyum?” diye. Ve yazmayı ciddiye aldıkça yazma da onu ciddiye almış. Bu yaşına rağmen, içinde git gide büyüyen sanat ateşini, yazmaya olan tutkusuna bağlıyor. Bunun en büyük göstergesi ise 50 yılı aşkın süredir her yıl haziranın ilk cumartesi-pazar günü gerçekleşen festivalin gelecek seneki konseptinin hazırlanmış olması.
Babası hayattayken başlayan yazma macerasını şöyle anlatıyor Mehmet Bey: “Babam fikir verirdi, annem ve ben basardık. Sonra babam akşam eve gelince kontrol ederdi. 58 yılda çok şey değişti.” Bedri Rahmi, Kumkapı'daki bir Ermeni ustaya oydurttuğu 15 kalıpla yazma basarmış. Şimdi ise bu rakam 3000'i bulmuş. Hem de boyutları 2,5 metreyi bulan kalıplarla… Ihlamur ağacı yerine köpük kullanmak, yeni çalışma sahaları açmış Mehmet Bey'e. Bu kadar büyük boyutlu baskılar ise bu köpük kalıplar ile mümkün olmuş. İş o kadar büyümüş ki, artık her sene 100-150 yeni kalıp baskı modeli eklenir olmuş koleksiyona. Bu halk sanatının ölmemesi, öğrenilmesi, anlatılması ve aktarılması için yılmadan çalışıyor; “Yazmacılık ölmesin diye uğraşıyoruz, onu yaşatmaya çalışıyoruz.” diyor. Ama Çin ve Endonezya çıkışlı bir baskı sanatı olan batikle tamamen Anadolu kökenli olan yazmanın karıştırılmasından yakınıyor Eyüboğlu. “Bu sanatın ölmemesi için gençlere sevdirmeye çalışıyorum.” diyen sanatçının bütün zorluklarına rağmen itina isteyen bu sanatı hâlâ nasıl heyecanla icra ettiği gözlerinden okunuyor. Bu heyecandan olsa gerek, 2009 yazma şenliği için daha şimdiden bir projesi var. Bir Frig sergisi ile babasının resminde de izlenen keçileri ve geyikleri perdelere, örtülere, yatak örtülerine basmaya karar vermiş. Hayata gözlerini yumana kadar yazma sanatının elinden tutan babası Bedri Rahmi gibi bu sanatı sürdürmeye kararlı Mehmet Eyüboğlu…
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.