Al yanaklı armut, hırsız almaz kavunu, hamı tatlı erik, pıtıraklı kavun, yediveren limonu, iki göynek bademi, gıcı gıcı armudu, kel buğday, pembe domates…

İki kilo gıcı gıcı armudu alabilir miyim?

Adlarını daha önce duymayanlara şaşırtıcı ve komik gelen bu meyve ve sebzeler, Anadolu'ya has yüzlerce türden sadece birkaçı. Ve maalesef yok olmak üzereler. Üstelik bu durum sadece bizim topraklarımıza has değil. Dünyadaki binlerce çeşit meyve ve sebzenin ancak 100'ü piyasada satılıyor. Çabuk büyümesi, haşerelerin uzak durması, nakliye sırasında bozulmaması ve de raf ömrünün uzun olması gibi ticari kaygılarla genetiği değiştirilmiş bu birkaç çeşit Batı menşeli sebze ve meyveleri satın alıyoruz. Hal böyle olunca çiftçiler de kendi yörelerinin karakteristik özelliklerini taşıyan meyve ve sebzeleri değil, piyasada satılan bu çeşitleri üretmeye yöneliyor.

Yılın bir bölümünü özellikle bahar ve yaz aylarını Muğla'da geçiren bir grup kadın buradaki yüzlerce çeşit meyve ve sebzenin artık yerel halk arasında bile yetiştirilmediğini fark edince kolları sıvadı. Bereketli Anadolu topraklarının meyve misarısını kayıt altına almak ve korumak için bir gurup kurdular. Dr. Füsun Ertuğ, Elisabeth Tüzün, Mary Işın, Esin Işın ve Prof. Neşe Bilgin kurdukları bu gruba “Meyve Mirası Çalışma Grubu” adını verdi. Sadece Muğla'da bu zamana kadar 28 tür meyvenin 400'ü aşkın çeşidini tespit ettiler. Ve geçtiğimiz mart ayında Muğla köylüleriyle beraber bu meyvelerin ekimini yapmaya başladılar. Kadın inciri, köpek kaldıran inciri, gök balcık inciri, yazılı payam (badem), nakışlı payam, tikli kovan armudu, kanlı karadut gibi sadece Muğla yöresine ait özgün adları ve en az adları kadar özgün tatları olan; 55 çeşit badem, 97 çeşit incir, 69 çeşit üzüm, 4 çeşit yerli zeytin, 22 çeşit elma, 106 çeşit armut, 21 çeşit erik, 8 çeşit ayva ve 11 çeşit narı kayıt altına aldılar.

Yine Balıkesir'de benzer bir çalışmayı yapan “Emanetçiler Derneği” yöreye has kır bamyası, kendi kendine kopan kavun, kırk günlük fasulyesi, yaz buğdayı, eski badem, kara börülce ve biberi, çatal domates, sarı börülce, kel (kılçıksız) buğday, kış karpuzu, arşın fasulye ve sivri patlıcan yetiştirilmesini teşvik ediyor. “Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği” de kara kiraz, Osmancık üzümü, hurma zeytini, oturak fasulye, karagöz börülce, kadınbudu karpuz ve salaca uzun karpuzların yerli organik fidelerini ve fidanlarını çoğaltmaya çalışıyor ki yok olmasınlar. “Yer Gök Anadolu Derneği” de buğdayın atasını Kars'ta bir tesadüf üzeri bulmuş. 10 bin yıllık bir geçmişi olan kavılca (diğer bir ismi çatal siyez veya daha yaygın ismiyle gernik) artık üretilmiyordu. Ta ki “Yer Gök Anadolu Derneği” tarafından kavılca yetiştirmesi için yöre halkı teşvik edilene kadar.

Meyve Mirası Çalışma GrubuTürk vatandaşı olan İngiliz Mary Işın bir gıda tarihi araştırmacısı. Işın, Türkiye'ye yerleştiği ilk yıllarda özellikle Muğla'da ki farklı yöresel tatlar ilgisini çekmiş. Birbirinden özgün ve farklı tatlardaki meyvelerin neredeyse yok olmak üzere olduğunu görmüş. Çünkü artık hiçbiri marketlerde ve manavlarda görülmeyen bu meyveleri yöre halkı da yetiştirmez olmuş. Bu çeşitliliği korumak için oluşturdukları Meyve Mirası Çalışma Grubu ile birlikte önce sayısı 200'ü geçen yöresel meyvelerin envanterini çıkarmışlar. Grupta Türk bilim insanları da var ama projenin bir yabancı gelin tarafından başlatılmış olması manidar.

GÜLİZAR BAKİ
Zaman

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu